X

AHISKA’DA OSMANLI İZLERİ

Osmanlı Devleti’nin Gaza ve Cihat Anlayışı

Osmanlı Devleti, kuruluşundan yıkılışına kadar, siyasi, askeri ve hukukî politikalarının temeline İslam dinini oturtmuş ve şer’i hukuk kurallarını İslam dininin temel kurallarına göre belirlemiştir. Dinin bayraktarlığını yapan, kendisini diğer Müslüman Türk Devletleri gibi İslam dininin koruyucusu olarak gören Osmanlı Devleti için şüphesiz en önemli şey, İslam’ı yüceltmek olmuştur. Politikalarının temeline bu görüşü oturtan Osmanlı Devleti’nin fetih müessesesi, gaza ve cihat anlayışı üzerine olup, ele geçirmiş olduğu coğrafyalarda, İslam’ın öncülüğünü yaparak, İslam’ı korumaya çalışmıştır.

Osmanlı Devleti’nin uygulamış olduğu gaza ve cihat politikası, devletin en geniş sınırlara ulaşmasını sağlamış, bununla da kalmayıp uygulamış olduğu hoşgörü politikası ile devlet Müslüman olmayan kesimlerin kendi rızaları ile İslam’a yönelmelerine öncülük etmiştir. Gaza ve Cihat anlayışı, Osmanlı fetihlerinin temelini oluşturup, özellikle Bizans’a karşı yapılan savaşlarda elde edilen galibiyet, bu hususta Osmanlı Devleti için çok büyük önem arz etmekteydi.

Osmanlı fetihlerinin devam etmesinde, Osmanlı’nın İslam dünyasındaki itibarının artmasındaki en önemli etken Gaza ve Cihat politikasının fevkalâde bir şekilde benimsenmiş ve bunu uygulanmış olmasıdır. Osmanlı Devleti ele geçirmiş olduğu coğrafyalarda kendinden bir iz bırakmak maksadıyla, camiler, hanlar, hamamlar inşa ettirerek geride zengin bir kültür mirası bırakmıştır.

Ahıska’nın Osmanlılar Tarafından Fethi

Osmanlı mimari tarihi açısından zengin kültür mirasına sahip olan Ahıska bölgesinde yeraltı ve yer üstü kaynaklarının bolluğu ve bölgenin stratejik konumundan dolayı bütün devletler bu coğrafyada hüküm sürmek istemişlerdir. Gürcü kralının davetiyle ve Rus Knezleri ile olan mücadelelerinden dolayı bu coğrafyaya gelip yerleşen Kıpçak Türkleri Tiflis’e baş kaldırarak isyan edip Abaka Han’a sığınmışlar ve Kıpçaklı 1.Sargis, Abaka’dan Tebriz’de “Atabek” unvanını alarak, Gürcülerden bağımsız olmuş ve “Atabekler Hükümetinin” temelini atmıştır. Atabekler hükümetinin kuruluş tarihi çoğu kaynakta 1267 ve 1268 tarihi olarak gösterilmektedir.

Bölge sonraları Timur, Karakoyunlu, Akkoyunlu, Safevi Devleti ve nihayet 1578 tarihinde de Osmanlı Devleti’nin himayesi altına girmiştir. Bunun yanında Osmanlı fethini müteakiben Ahıska coğrafyası Safevi saldırılarına maruz kalmış fakat buradaki Safevi gücü Osmanlı Devleti tarafından kısa süre içerisinde kırılmıştır. 17 Mayıs 1639’da imzalanan Kasr-ı Şirin anlaşması ile buralardaki Osmanlı hâkimiyeti Safeviler tarafından onaylanmak zorunda kalınmıştır. Tebriz’de Abaka’dan “Atabek” unvanını alan 1. Sargis’in kurmuş olduğu Atabekler Hükümeti takriben 310 yıl sonra buraların Osmanlı tarafından fethi ile beraber sona ermiştir.

Eski Hristiyan Kıpçak atabeyliği olan bu coğrafyaya Çıldır Eyaleti adı verilmiş ve bu eyaletin merkezi Ahıska şehri olmuştur. Osmanlı Devleti’nin bölgeyi ele geçirmesi ile beraber buradaki Hristiyan halk yani Ortodoks Kıpçaklar Müslümanlaşmaya başlamış ve İslamiyet bu coğrafyada giderek pekiştirmiştir. Fethi müteakiben Anadolu ve Ahıska coğrafyası arasında karşılıklı nüfus hareketleri yaşanmış arkadan gelenler Erzurum, Olur, Oltu, Tavusker, Ardahan, Posof gibi bölgelere yerleştirilmişlerdir. 

O dönemin karşılıklı nüfus hareketleri bu bölgelerde günümüz kültür yapısını ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Osmanlı Devleti fethettiği diğer bölgeler gibi Ahıska coğrafyasında da mimari açıdan izler bırakmak adına bölgede birçok imar faaliyetinde bulunmuştur. Hanlar, hamamlar ve camilerin mimari yapısı incelendiğinde Osmanlı Devleti’ne ait izleri görmek pekâlâ mümkündür. Türk-İslam âlimi Osmanlı aydını merhum Kâtip Çelebi Ahıska bölgesi hakkında şu bilgileri vermektedir; “Ahıska, Gürcistan hududundadır.

Ahiska Bölgeleri

Mukaddema Çıldır Eyaleti’dir. Sancakları: Acara, Ardanuç, Büyük Ardahan, Küçük Ardahan, Oltu, Peterek, Penek, Posof, Tavusker (Olur), Çıldır, Cecerek, Hurtuz, Şavşat, Livana (Artvin), Narman, Ahılkelek, Tıralet, Maçahel. Ahıska tahtı vilayettir. Sene 986(1578)’da Vezir(Lala) Mustafa Paşa, taraf-ı Sultan (III.) Murat Han’dan feth-i Şirvan ile me’mûr olduk da, bu tarafta bir kaç muteber (Atabekli) İslâm’a gelmiş idi. Ba’dehu, Kızılbaş(Safeviler) alup, sonra (IV.) Murat Han 1045(1635)’te Vezir Ken’an paşaya bir miktar asker verüp, Ahıska’yı 23 gün muhasaradan sonra, sulh ile kal’ ayı teslim ettiler. Cümlesi ocaklık olmak üzere (Atabekli) Sefer Paşaya verilmiş idi. Hâlâ ol dûdman-ı irbî anların tasarrufundadır. Nice camiler, hamamlar, medreseler ve hanlar yapmışlardır. Ol havalide niçe kadim mezarlar vardır ki, Ahali-i Vilayet anlara Eski Müselman Mezarâtı derler”.

Ahiska köyleri için tıklayınız

Ahıska 1828-29 Osmanlı-Rus harbi ne kadar 250 yıl boyunca Osmanlı toprağı olarak kalmış, Rusların baskısına rağmen Ahıska halkının Osmanlı’ya sadakati ve bağlılıkları hiçbir zaman azalmamıştır. 

Ahiska hakkında daha fazla bilgi almak için tıklayınız

Yazar ; Tuğba ALTINKAYNAK

Leave a Comment