Altay Türklerinin bugün yaşadığı topraklar tarihiçinde oldukça önemli hükümdarlıkların kurulduğu bircoğrafyadır. Türklerin en eski tarihî buluntularındansayılan Pazırık kurganları Altay Özerk Cumhuriyeti’ninsınırları içindedir. Bölge önce Hunların, sonra ise Gök-türk Kağanlığı, Uygur ve Kırgız devletlerininhakimiyetinde kalmıştır. 10. asrın başlarına doğru Kıtandönemi, 12. asrın sonlarında geçiçi Nayman egemenliğibölgeye hâkim olur. Daha sonra Cengiz Han önder-liğinde kurulan Türk-Moğol devleti bölgeye hâkimolmuştur. 15. asırdan 18. asrın ortalarına kadar bölgehalkı ve Altaylılar vergilerini Cungarya’ya vermişlerdir.18. asrın ikinci yarısından itibaren Ruslar bölgeye girm-eye başlamıştır. 20. asrın başlarına kadar Ruslar bütünSibirya’da olduğu gibi Altay Türklerinin yaşadıklarıtopraklarda da bir taraftan bilhassa bölge halkının geçimkaynağı olan ormanları kontrol altına alarak AltayTürklerinden ağır vergiler almak suretiyle ekonomiyiellerine geçirmişler, diğer taraftan ise misyoner faaliyet-leri yoluyla dinî ve kültürel baskı kurmuşlardır.
İçerik Şeması
Altay Türkleri Rus kontrolü
1756 yılından sonra Altay Türkleri Rus kontrolü vehakimiyetine girmek zorunda kalmışlardır. 1861’de serflerin serbest rakılmasından sonra Rus çiftçileri Altaydağlarına yerleşmeleri için teşvik edilmişlerdir. Ruslar1919 yılında bölgedeki kontrolü tamamen ele geçir-mişlerdir. 1922 yılında SSCB’ye bağlı olarak OyrotOtonom Bölgesi kurulmuş, 1948 yılında ise Oyrot adıdeğiştirilerek Gorno-Altayskiy adı verilmiştir. 3 Tem-muz 1991 tarihinde de Rusya Federasyonuna bağlıGorno-Altayskiy Respublika (Dağlık Altay ÖzerkCumhuriyeti) adıyla bir cumhuriyet olarak statüsü belir-lenmiştir. Ülke yönetim meclisi El-Kurultay adlı mecli-stir. Devlet başkanı ise halkın katıldığı seçimle seçilir.Ülkede Altay Türkçesi ve Rusça resmî dillerdir.
Altay Türkçesi
Altay Türkçesinin ilk yazı dili bölgeye Hıristiyan-lığı yaymak için gelen misyonerler tarafından, Kirilalfabesiyle “Teleüt” ağzının esas alınmasıyla oluşturul-muştur. Çoğunlukla kilise kitaplarında kullanılan buyazı ile V.İ. Verbitskiy ve arkadaşları tarafından AltayTürkçesinin ilk gramer kitabı olan “GrammatikaAltayskogo Yazıka”(Kazan, 1869) Ve Verbitsky’nin“Slovar Altayskogo i Aladagskogo Nareçiy TyurskogoYazıka”(Kazan, 1870) kitapları yayımlanmıştır. Bolşe-vik İhtilaline kadar sadece bazı kilise kitaplarında veyukarıda adı geçen eserlerde kullanılan bu yazı dili yer-ine 1922 yılında “Altay-kiji” ağzının esas alındığı veKiril alfabesiyle yazılan yeni bir yazı dili oluşturulmuş-tur. 1928’e kadar kullanılan bu alfabeden sonra 1928 ile1938 yılları arasında Lâtin alfabesi kullanılmıştır. 1938yılında tekrar Kiril alfabesine dönülmüş, 1940’danitibaren bu yazı diliyle sistemli bir şekilde Altay Türkçe-si gramerleri, okul ve tarih kitapları, Altay sözlü edebiy-at ürünleri, edebî eserler ve Rus klasikleri tercüme edil-erek yayımlanmıştır.
Altay Türkleri Dini
Altay Türkleri kamlık dinine bağlıdırlar. Fakatuzun süren misyonerlik çalışmaları ve peşinden gelenkomünist sistem onların bu dini yaşamalarını ve geleceknesillere aktarmalarını büyük ölçüde engellemiştir.Çünkü kamlık dininin diğer ilâhî dinler gibi baskıcı sis-temden gizli ibadet imkânı yok denecek kadar azdır.Kamın tefini eline alıp vecd hâlinde kamlaması ve ayiniteatral bir şekilde icrâ etmesi bu inancın gerekleriningizlilik içinde yerine getirilmesine fırsat vermez. AltayTürkleri kendi inançları üzerine yapılan baskılara tepkiolarak 20. asrın başında Burhancılıkveya Ak Cañ da yeni bir inanç sistemi geliştirmişlerdir. Yeni inanç sis-temi Ruslara, Hıristiyanlığa ve Şamanizme karşı olarakortaya çıkmıştır. Çet Çelpanov’un önderliğinde kurulanbu yeni din anlayışı da çeşitli baskılara maruz kalmıştır.Nihayet 1904 yılının temmuz ayında bir ayin sırasındaAk cañ taraftarlarına bir baskın düzenlenmiş Çet Çel-panov tutuklanmıştır. Fakat 1905 yılında Duma’daki lib-erallerin yardımıyla idamdan kurtulmuşlardır. Altay’da-ki bir diğer millî hareket 1917 yılında Rusya’dakomünizmin hakim olmasından sonra başlamıştır. larolarak nitelendirilen komünistlere karşı komünizmmuhalifleriaklarkarşı karşıya gelmişlerdir. Ünlü Altayressamı Çoros Gurkin’in de içinde bulunduğu veKarakorumharekatı olarak adlandırılan bu mücadele debaşarısız olmuştur. Bütün bu baskılara rağmen AltayTürkleri hâlâ samimi olarak Hıristiyanlığı benimse-memiş, aksine 90’lı yıllardan sonra millî kültüre, kamlıkdinine ve Ak Cañ inancına olan eğilimler artmayabaşlamıştır.
Altay Türk Kültürü
Milli kültüre artan ilginin etkisiyle 1988 yılındaAltay’da daha sonra her iki yılda bir kutlanacak olan El-Oyun, yani millî oyunlar festivali düzenlenmiştir. Sek-senli yılların sonunda sportif müsabakalar ve eğlenceler-den kurulu olarak başlayan El-Oyın daha sonra birkültür festivaline dönüşmüştür. Altay’da yapılan ilk El-Oyun festivalini tertip edenlerden olan Aleksandr Sel-bikov, ilk başta bir çok kişinin başarıya ulaşacaklarınainanmadıklarını ifade etmiştir. Milliyetçilikle suçlanmakorkularına rağmen, ilk El-Oyun festivali millî uyanışındönüm noktası olmuştur. Bir çok Altay Türkü, bu festi-valle kimliğinin farkına varmıştır. Ayrıca yılbaşı bayra-mları olarak ocak ayı içerisinde kutlanan Çağa bayramve mart ayı içerisinde kutlanan Cılgayak bayramları damillî bütünleşmeye vesile olmaktadır. Bu festival vebayramlarda unutulmaya yüz tutan birçok Altay oyun-ları, sporları ve gelenekleri yeniden canlandırılmaktadır.Altay Türkleri değişik Türk boylarının bölgedekalanlarının bir araya gelmesiyle oluşturdukları bir Türktopluluğudur. Şimdiye kadar yapılan araştırmalardakuzey ve güney olmak üzere iki gruba ayrılmışlardır.Kuzey Altay grubunu; Tuba, Kumandı ve Çalkandu, güney grubunu ise Teleüt, Telengit ve Altay-kiji Türkleri oluşturmaktadır. Bazı kaynaklarda Şorlar Altayların kuzey grubuna dahil edilmiş olsalar da bugün artık tamamıyla ayrıdırlar.Yoğun olarak Kemerova bölgesinde yaşarlar.
Altayda Yaşayan İnsan Grupları
Tubalar;kendilerini Yış-kiji (orman insanı) olarakadlandırırlar. Yoğun olarak Mayma, Sarı-Kokşa veKara-Kokşa bölgelerinde yaşarlar.Kumandılar;Biynehrinin sol yakasıyla, Altın-Köl kıyılarında yaşarlar.Biysk şehrine de yerleşmişlerdir. Çalkandular;Biynehrinin Rusça’da kuğuanlamına gelen Lebed kolununkıyılarında meskun oldukları için Lebedolarak daadlandırılmışlardır. Fakat kendilerine Çalkandu veyaŞalgandu derler. Altay dağlarının asıl sakinleri olanAltay-kijilerMayma, Katun, Ursul gibi ırmaklarınkıyılarında yaşarlar. Telengitlerise yaşadıkları ırmakbölgesinin ismine göre adlandırılırlar. Çuy ırmağıcivarındakiler kendilerine Çuy ve Telengit adını verdik-leri hâlde, Ruslar bunlara 18. asırda Uranhay, UranhayKalmukları, Bazen de hem Rusya’ya hem de Çin’e vergiverdikleri (1856 yılına kadar) için iki vergi verenman-asında Dvoedantsıdemişlerdir. Güney Altay boyların-dan olan TeleütlerRuslar tarafından Beyaz Kalmuklarolarak da adlandırılmışlardır. Genellikle dağınık yaşa-malarına rağmen Çargı ırmağıyla Basat ırmağı havza-sında yaşarlar.
Ayrıca Altay Türkleri kendi aralarında çeşitlisöök/uruklara da ayrılırlar. Aynı söök içinde veya kardeşsöökler arasında evlilik yasaklanmıştır. Sööklerin oluşu-mu bir Altay efsanesinde şöyle anlatılır: “Tanrının dokuzoğlu varmış, bu oğullar önce kendi kız kardeşleriyleevlenmişler. Diğer bütün söökler de bunlardan türemiş.Bu oğulların adları (ki bu adlar aynı zamanda söökadlarıdır) şunlardır: Kıpçak, Mayman, Todoş, Toñjoon,Komdoş, Cüs, Togus, Küzen, Kerdaş.Yapılan çalışmalarda Altay Türkleri her ne kadarhem boy hem de sööklerine göre bir takım guruplaraayrılmış olsalar da, tarih içinde kendi aralarındaki ilişk-ileri devam ettirmişlerdir. Büyük kabileler yerleşik birhayat yaşarken, daha küçükleri sülale şuurunu kay-betmeden göçebe bir hayat yaşamışlardır. Hatta zaman-la uruklar arasında kaynaşmalar da görülmüştür. Meselâ;Küzen soyu Çalkanduların kardeşleri sayılır. Fakat onlardaha sonraki zamanlarda Tubaların (Yış-Kiji) arasınagöç ederek onlarla kaynaşmışlardır. Çoluşman Tölös-lerinin bir kısmı ise kendi kabilelerinden ayrılarak batı-daki “Altay-kiji”lerin arasında yaşamaya başlamışlardır. Rusya Federasyonuna bağlı Dağlık Altay ÖzerkCumhuriyeti’nin güneyde Moğolistan güneybatıda Çinve batıda Kazakistan’la sınırları vardır. Ülke içinde isedoğuda Tuva Özerk Cumhuriyeti, kuzeydoğuda HakasÖzerk Cumhuriyeti, Altayskiy Kray ve Kemerova oblastıyla çevrilidir.
Cumhuriyetin yüzölçümü 92.600km2,nüfusu ise 1989 verilerine göre 198.100 kişidir. Bunüfusun %60’ını Ruslar, %31’ini Altay Türkleri,%5.6’sını Kazak Türkleri geriye kalanını ise Ukrainler,Almanlar, Letonyalılar ve Estonyalılar oluşturmaktadır.Altay Cumhuriyeti’nin resmî internet sayfasında(www.altai-republic.com) 2001 Ocak verilerine görenüfusun 205.500 kişi olduğu belirtilmiştir. Kazaklarcumhuriyetin Koş-Agaş bölgesine 19. asrın son on yılın-da yerleşmişlerdir. Bugün de yoğun olarak buradameskundurlar. Altay Özerk Cumhuriyeti’nde nüfusun %75’işehirlerde yaşar, % 25’i ise köylerde yaşayıp tarım vehayvancılıkla meşguldür.
Ülkenin millî hasılasının%60’ını da bu kesim sağlar. Bu miktarın % 81’i hay-vancılıktan, % 19’u ise tarımdan elde edilmektedir.Ülkede yıllık 27 ton et, 75 ton süt, 23 tondan fazla geyikboynuzu üretimi, 13 milyon yumurta ve yaklaşık 700ton bal üretimi yapılmaktadır. Bununla birlikte 500binden fazla koyun, 70 binden fazla at beslenmektedir.Peynir üretimi ise yılda yaklaşık 1000 tondur. Ülkegelirinde son yıllarda turizm de önemli bir yer tutmayabaşlamıştır.
Gerçekten de Altay büyük nehirleriyle raft-ing, yüksek dağlarıyla dağcılık ve kayak sporları içinbulunmaz özelliklere sahiptir. Aya-Köl ve Altın-Köl gibisayısız gölleri yaz mevsimi içinde kısa süreli de olsayüzmek isteyen Sibiryalılar için önemli yerlerdir. Ayrıcabölgedeki dağlık ormanlar da avcılık için oldukçamüsaittir. Hâlen faaliyette bulunan 9 otelin 500 yatakkapasitesi vardır. Ayrıca ülkede kobalt, volfram, molib-den, bizmut, bakır, gümüş ve altın madenleri çıkmak-tadır.Altay Cumhuriyeti Dağlık bir arazi üzerindedir,4506 metreyle Sibirya’nın da en büyük zirvesi olanKadın-Bajı bu cumhuriyetin sınırları içindedir.
20binden fazla akarsuya sahiptir ve bu akarsuların toplamuzunluğu 60 bin kilometredir. Cumhuriyetin en büyüknehirleri olan Katun ve Biy nehirleri birleşerekSibirya’nın en büyük nehirlerinden birisi olan Ob nehri-ni oluştururlar. Cumhuriyet içinde yaklaşık 7000 gölmevcuttur ki bunların toplamı yaklaşık 600 km2’dirBugöller içinde en büyüğü 230.8km2büyüklüğe ve 325metre derinliğe sahip olan Altın-Köl’dür. Kışın eksi 50dereceye kadar düşen ısının ve karasal iklimin hakimolduğu ülke topraklarının yaklaşık 4/1’i ormanlarlakaplıdır. Arazi barındırdığı bitki ve hayvan türleribakımından da çok zengindir. Dağlık Altay’da 212’siendemik bitki ve ağaç türü olmak üzere 2 binden fazlabitki türü bulunmaktadır. Altay’ın taygalarında 60değişik tür memeli, 300 kuş, 11 sürüngen amfibi ve 20çeşit balık türü mevcuttur.
Cumhuriyet on coğrafî bölgeye ayrılmıştır. Bun-lar şunlardır: Mayma, Çoy, Çamal, Şebalin, Turaçak,Oñdoy, Kan-Oozı, Ulagan, Köksuu-Oozı ve Koş-Agaş aymakları. Altay Özerk Cumhuriyeti’nde ilk veorta öğrenim veren 192 okul, 3 teknikum ve 1 üniver-site bulunmaktadır. Ülkenin başkenti cumhuriyetinkuzeydoğusunda bulunan ve eski adı Ulalu olanGorno-Altaysk’tır. Şehir 1830 yılında kurulmuştur.Bugün 91 km2lik bir alana genişlemiş durumdadır.Moskova’ya uzaklığı 3641 km.dir. Şehre en yakındemiryolu istasyonu ise 100 km. uzaklıktaki Biyskşehrindedir. 1996 yılının başlarında şehirde yaşayaninsan sayısı 48.300 olarak sayılmıştır. Dağlık AltayÖzerk Cumhuriyeti’ni oluşturan on bölge ve özellik-leri ise kısaca şöyledir:Mayma:Mayma bölgenin merkezidir. 1285 km2lik bir alana sahiptir. 1810 yılında kurulmuştur.Başkente uzaklığı 10 km. dir. Mayma, Kızıl Özök,Bilülü, Mancürek, Suska, Munı-Oozı ve Üstigi-Karaguşadlı yedi alt idarî bölgesinde ve bunlara bağlı 25 köyde1996 istatistiklerine göre 24.300 kişi yaşamaktadır.Çoy:4526 km2büyüklüğündeki bölgenin merkezi1876 yılında kurulan Çoy’dur. Çoy’un başkente uzaklığı64 km. dir. Çoy, Paspaul, Karakokşa, Üymen, Üstigi-Pyankovo, Inırgı ve Seyka idarî bölgeleriyle birlikte 21köyde yaşayan insanların sayısı 1996 verilerine göre9400 olarak kaydedilmiştir.Çamal:3016 km2büyüklüğündeki bölgeninmerkezi 1885 yılında kurulan Çamal’dır. Çamal’ınbaşkente uzaklığı 105 km. dir. Çamal, Kuyus, Elikma-nar, Onos, Beşpeltir, Çopoş ve bu altı idarî bölgeyle bir-likte 17 köyde yaşayan insanların sayısı 1996 verilerinegöre 10.000’dir.Şebalin:3795 km2büyüklüğündeki bölgeninmerkezi 1883 yılında kurulan Şebalin’dir. Şebalin’inbaşkente uzaklığı 121 km. dir. Şebalin, Cektiyek,Apşıyaktu, Çargı, Akcol, Kamlak, Çiçke-Çargı, Ulus-Çargı, İlinka, Baragaş ve Beş-Özök adlı on bir idarî böl-geyle birlikte 24 köyde yaşayan insanların sayısı 1996verilerine göre 14.900’dür. Turaçak:11060 km2büyüklüğündeki bölgeninmerkezi 1864 yılında kurulan Turaçak’tır.
Turaçak’ınbaşkente uzaklığı 142 km.dir. Turaçak, Artıbaş,Kebezen, Tondoşko, Biyka, Kurmaç-Baygol, Dim-itriyevka ve Ozero-Kureyevo adlı idarî bölgelerle birlik-te 41 köyde yaşayan insanların sayısı 1996 verilerinegöre 14.200’dür.Oñdoy:11745 km2büyüklüğündeki bölgeninmerkezi 1626 yılında kurulan Oñdoy’dur. Oñdoy’un başkente uzaklığı 210 km. dir. Oñdoy, Şaşıkman,Karakol, Altıgı-Taldu, Habarovka, kuladı, İyin, Keni,Colo ve Küpçegen adlı idarî bölgelerle birlikte 27 köydeyaşayan insanların toplam sayısı 1996 verilerine göre16.900’dür.Kan-Oozı:6244 km2büyüklüğündeki bölgeninmerkezi 1876 yılında kurulan Kan-Oozı’dır. Kan-Oozı’nın başkente uzaklığı 281 km. dir. Kan-Oozı,Möndür-Sokkon, Cabagan, Ekinur, Mootı-Oozı, Çargı-Oozı, Calañay-Bajı, Közül, Talitsa ve Korgon adlı idarîbölgelerle birlikte 24 köyde yaşayan insanların toplamsayısı 1996 verilerine göre 16.800’dür.Ulagan:18392 km2büyüklüğündeki bölgeninmerkezi 1765 yılında kurulan Ulagan’dır. Ulagan’ınbaşkente uzaklığı 422 km. dir. Ulagan, Çibülü, Saratan,Balıktıyul, Çoluşman, Çibit ve Aktaş adlı idarî bölgelerle birlikte 13 köyde yaşayan insanların toplam sayısı1996 verilerine göre 12.400’dür.Köksuu-Oozı:12952 km2büyüklüğündeki böl-genin merkezi 1807 yılında kurulan Köksuu-Oozı’dır.Köksuu-Oozı’nın başkente uzaklığı 401 km. dir. Kök-suu-Oozı, Çendek, Üstigi-Oymon, Ognevka, Tldu,Karagay, Amur, Gorbunovka ve Katandu adlı idarî böl-gelerle birlikte 42 köyde yaşayan insanların toplamsayısı 1996 verilerine göre 18.500’dür. Koş-Agaş:19862 km2büyüklüğündeki bölgeninmerkezi 1801 yılında kurulan Koş-Agaş’tır. Koş-Agaş’ın başkente uzaklığı 465 km. dir. Koş-Agaş,Teleñit-Sortogoy, Kökörü, Jana-Aul, Töbölör, Muhor-tarkat, Ortolık, Çagan-Uzun, Beltir ve Cazatıra dlı idarîbölgelerle birlikte 44 köyde yaşayan insanların toplamsayısı 15.900’dür.
Kaynaklar ;
Altay Respublika, Gorno-Altaysk, 1996.Anar Somuncuoğlu, Altay Cumhuriyeti, TürklerAnsk., Yeni Türkiye Yayınları, c. 20, s. 141-149,Atlas (Aylık coğrafya ve Keşif Dergisi), S. 92,Kasım 2000.Lily Hyde, “Altaians Celebrate Cultural Freedomin Siberia”, Turkistan Newsletter-Türkistan Bülteni,8Ağustos 2000
L.P.Potapov, “The Altays”, M.G.Levin veL.P.Potapov (Eds.), The Peoples of Siberia,Chicago,London, The University of Chicago Press, 1964, s. 305.Saadettin Gömeç, Türk Cumhuriyetleri ve Toplu-lukları Tarihi, Ankara, 1999, 205-212.Shirin Akiner, Sovyet Müslümanları, İstanbul,1995, s. 353-359.
[…] biçim, yapılış, ses ve kullanılış bakımından en eski karakteri taşıyan sazlardır.” Altaylılar, Hakaslar, Tuvalar, Tofalar, Çorlar kendilerine ait müzik aletlerinin şeklini değiştirmeden […]
[…] Altay Cumhuriyetini Türkvizyon 2013’te “Altaym” şarkısıyla temsil eden Artur Marlujokov, Altay’da halk tarafından Altayı Dünya sahnesine götürdüğü için övgüyle karşılandı. Artur, AlAltay televizyon kanalına şunu söyledi: […]