Berdi Karababayev
(Tecen, 1894 -1974)
Çağdaş Türkmen edebiyatının büyük tem silcisi Berdi Kerbabayev, Tecen şehrinde dünyaya
gelmiştir. Türkmenistan, Özbekistan medreseleri
ile Rusya okullarında tahsil görmüştür. 1920’li yıl ların ilk yarısında sanat ve edebiyatla meşgul ol maya başlamıştır. Onun ilk şiirleri “İstibdat za manda”, “İç yene-de iç yene” 1924 yılı Ocak ayında
Türkmenistan gazetesinde yayımlanmıştır. Bun dan sonra peşi peşine şiirleri, manzum hikâyeleri,
hikâyeleri, povestleri ve tiyatro eserleri matbuat
aleminde görünmeye başlar. “Gızlar dünyesi”,
“Yaz mövsüminde bir gözel”, “Amıderya” gibi
manzum hikâyeleri, “Garşa guda”, “1916ncı Yıl” gibi
povestleri okuyucularda büyük ilgi uyandırır.
1930’lu yıllarda onlarca hikâye, “Bayram”, “Batır”
gibi povestleri ve çocuklar için “Dostluk”, “Kim bil meşek” gibi masal ve bilmece kitapları yayımlar.
Bu arada “Aygıtlı edim” adlı epopesini (destan)
yazmaya başlar. Bu eserin ilk kitabı 1940 yılında,
tamamı ise 1949 yılında basılır. İkinci Dünya Sa vaşı yılları yazarın en verimli devridir. O edebî or ganizasyonculuk dışında bir çok şiir, hikâye,
“Aylar” adlı destan-poemasmı, “Gurban Durdı” po vestini, “Vatana söygi”, “Halk şahın”, “Kim kimi söy yer”, “Doğanlar”, “Ene”, “Abadan” gibi piyes ve lib rettolarını kaleme alır. Bunlardan başka
röportajlar, seyahat yazıları, tebliğler ve makaleler
yazarak sürekli yayımlamaktadır. Romancı yazar,
savaştan sonra “Nebitdağ”, “Gaygısız Atabay”,
“Suv damcası altın denesi” gibi hacimli eserlerini
yazar. “Öten günler” adlı otobiyografik romanını
miras bırakır. Yazarın “Aygıtlı edim”, “Aysoltan”
adlı eserleri SSSR devlet ödülüne lâyık görülür. B.
Kerbabayev, şair, nesir ve tiyatro yazarı, çocuk
edebiyatçısı, edebî tenkitçi, devlet ve toplum me muru olarak tanınmaktadır. O, Magtımgulı adın daki devlet ödülünün de sahibi olmuştur.
B. Kerbabayev, Türkmenistan’ın Halk Yazarı,
Türkmenistan İlimler Akademisinin Aka demisyeni, Sosyalist Emek Kahramanı gibi un vanların da sahibidir. Bu yetenekli yazann eserleri
dünya dillerinden bir çoğuna tercüme edilmiştir.
İÇ YENE-DE, İÇ YENE
/YANSI/
Göryen, keypin saz yalı, iç yene-de, iç yene.
Önki içenin az yalı, iç yene-de, iç yene.
Kölde gezen gaz yalı, iç yene-de, iç yene.
Bolsun gözün duz yalı, iç yene-de, iç yene.
Bir keseni içenson, bir azrak bildirer,
İki kese cüt ursan, gözün gana doldurar,
Üçe-dörde yetenson, gizil menzin soldurar,
İç gızarsm gözlerin, iç yene-de, iç yene.
İÇ YİNE, İÇ YİNE
Görüyorum keyfin yerinde gibi, iç yine, iç yine.
Önceki içtiğin az gibi, iç yine, iç yine.
Gölde gezen kaz gibi, iç yine, iç yine.
Olsun gözün tuz gibi, iç yine, iç yine.
Bir kadehi içtikten sonra az gibi gelir,
İki kadeh çeksen gözünü kanla doldurur,
Üçe dörde vardıktan sonra kızıl benzini soldurur,
İç, kızarsın gözlerin, iç yine, iç yine.Tapan-tupanın yalmap, çişyersin dönüp hırsa,
Alabeder geyyersin, keşbin menzeyer barsa,
Kim tovguna “tok” diyse giryersin garsa-garsa,
Ur stolı, dep polı, iç yene-de, iç yene.
Cübin dolsa, bes sana, yağşı adı islenok,
Eçilyence nekesi “salgıt” diyip gıssanok,
Yaşcaların ken velin, akıl beryen dostun yok,
Depilyençe yensenden, iç yene-de iç yene.
İşin bilen ne işin, dine özün besleğin,
“İçme” diyen adamı itden beter pisleğin,
Yola sakak bolana dürli töhmet toslağın,
Ebtin ağıp, dübdüren, iç yene-de, iç yene.
Akmemmedi az görsen, tir’eği hem çekiber,
Özün akıllı sayıp, her kime at dakıber,
Sarımsakmı, kelemmi-saygarma-da dıkıber,
Te yıkılıp süynyençen, iç yene-de, iç yene.
Gen görmezler keşbini ak kağıza salsam-da,
Azdır sana entekler nece yansa alsam-da,
Hebsim gatı ağıryar, kete görüp gülsem-de,
Özne haypın gelmese, iç yene-de, iç yene.
Bulup bulmadığını yiyip şişersin, dönüp ayıya,
Alacalı giysi giyersin, sıfatın benziyor parsa,
Kim tavuğuna “kış” dese, girersin çabuk çabuk,
Vur masayı, tekmele tabanı, iç yine, iç yine.
Cebin dolarsa yeter sana, iyi nam istemezsin,
Masrafa girince cimriyi “vergi” diye sıkıştırmazsın,
Yaşıtların çok ama akıl veren dostun olmaz,
Arkandan tekmelensen de iç yine, iç yine.
İşinle ne işin var, sadece kendini beslersin,
“İçme” diyen adamı itten beter kötülersin,
Yol göstermek isteyene türlü töhmet, yalan atarsın,
Kılık kıyafetin kaymış, sömürüp iç yine, iç yine.
Akmemmed’i az görürsen esrarı çekiver,
Kendini akıllı sayıp herkese bir at takıver,
Sarımsak mı, kelem mi, ayırma tıkınıver,
Tâ yıkılıp sürününceye kadar iç yine, iç yine.
Tuhaf görmezler sıfatını ak kâğıda salsam da,
Azdır sana henüz, ne kadar alaya alsam da,
İçim fena yanıyor, bazen görüp gülsem de,
Kendine acımıyorsan iç yine, iç yine.
AMIDERYA
Ceyhunı ağdarsak,
Ken hasıl öncek.
Türkmenistan çöli,
Gülzara döncek!
Kalbıma nağş bolup, Aminin adı,
Gözel keşbi yüreğimde yer aldı.
Beyik deryan geçen, gelcek suratı ilhaka
güyç berip, gaşıma geldi.
Ceyhuna aşık men! Köyünde gezip,
Tarıpmı edyen, bir dessan yazıp…
CEYHUN
Bir gün ilkağşamrak Amı boyundan
Yuvaş-yuvaş edim urup baryardım.
Akışına, tovlanşını sın edip,
Anırsına, berisine garyardım.
“Nirdeke” diyp, munun çıkyan gözbaşı,
Ganatını gerdi gövnümin guşı…
Şol barmana ayak çekip, dayanıp,
Bir tümmekde dinç almağa oturdım.
Derya tarap yüz öbürip, sın edip,
Gözüm açıp, gabağımı göterdim.
Deli deryan boluşına sın etdim,
Tolguruşm görüp, pikire gitdim.
AMUDERYA
Ceyhun’u çevirsek,
Çok ürün yetişecek.
Türkmenistan’ın çölü,
Gülistana dönecek.
Kalbime nakış olmuş Amuderya’nın adı,
Güzel sıfatı yüreğimde yer etti.
Yüce nehrin geçmişteki gelecekteki sureti,
İlhama güç verip karşıma geldi.
Ceyhun’a âşığım ben! Hayaliyle gezip
Tarifini ediyorum bir destan yazarak…
VI
CEYHUN
Bir gün akşam vakti Amuderya boyunda,
Yavaş yavaş adım adım gidiyordum,
Akışını,kivnlışını seyredip,
Ötesine berisine bakıyordum.
“Nerede ki?” deyip bunun çıktığı kaynak,
Kanadını gerdi gönlümün kuşu…
Bu sırada durup bekleyerek,
Bir tümsekte dinlenmek için oturdum,
Irmağa doğru yüz çevirip bakarak,
Gözlerimi açıp başımı kaldırdım.
Deli ırmağın haline dikkat ettim,
Dalgalanışını görüp fikre daldım
Leave a Comment