Muhammed El-Buhari

İmam Buhari (Hadis Alimi)
İmam BUHÂRÎ hadis bilginlerinin ileri gelenlerinden birisidir. Daha onsekiz yaşında “Kitâbu
Kadâya’s-Sahabe ve’t-Tâbiin” ile “et-Târîhü’l-Kebîr” adlı eserlerini yazdı.
Künyesi Ebû Abdullah Muhammed b. Ismâil b. Ibrâhim b. el-Mugîre b. Berdizbeh el-Cûfî
el-Buhârî. Mugire b. Berdizbeh, Buhara Valisi Yemân el-Cûfi’nin araciligiyla müslüman olmustur.
Bu nedenle Cûfi’ye nisbet edilmistir. Buhârî’nin babasi ve dedesi hakkinda pek bilgimiz yoktur.
Muhammed el-Buhârî, 13 sevvâl 194 h./21 Temmuz 810 tarihinde Cuma günü Buhara’da
dogmustur. Bundan dolayi da Buhârî nisbetiyle anilmasina sebep olmustur. Buhârî, henüz
bebek iken babasi vefat etmis, kardesi Ahmed’le birlikte yetim kalmistir. Annesinin terbiyesi
altinda büyümüs, küçük yasta Kur’an’i ezberlemis ve Arapça ögrenmistir. Babasindan kalan
servet onun hiç kimseye muhtaç olmadan ilim ögrenmesinde yararli oldu. On bir yasinda hadis
ögrenmeye basladi. Onalti yasinda annesi ve kardesi Ahmed’le birlikte hacca gitti. Annesi ve
kardesi Buhârâ’ya dönerken, kendisi ilim ögrenmek istegiyle Mekke’de kaldi. (210 h./825).
Onsekiz yasinda “Kitâbu Kadâya’s-Sahabe ve’t-Tâbiin” ile “et-Târîhü’l-Kebîr” adli eserlerini
yazdi. ilim ögrenmek için sam’a, Misir’a, Basra’ya, Bagdat’a gitti. Bu amaçla alti yil Hicâz’da
kaldi. Buhârî, hadis ögrenmek ve nakletmekle kalmadi. siirle de ilgilendi. Ancak fazla siir
yazmadi. Savas sporlarina ilgi duydu, ata bindi, ok atti.

buhari
Akranlari Buhârî’den övgüyle bahsederler. Onu övenler arasinda büyük muhaddis imam
Müslim’de vardir. Buna ragmen, Buhârî’nin üstünlügünü çekemeyenler fitne çikarmaktan geri
kalmadilar. Buhârî’nin “Kur’an mahluktur” düsüncesini savundugunu yaydilar. Bu
dedikodulardan rahatsiz olan Buhârî, memleketi Buhâra’ya gitti. Burada da rahat edemedi.
Buhârâ emiri ile arasi açildi. Buhara Emiri Halid Ibn Ahmed, çocuklarina Câmiu’s-Sahîh’i ve
et-Tarih’i okutmasi için Buharî’yi konagina çagirir fakat Buharî, bu teklifi kabul etmez. ilim
meclIslerinin herkese açik oldugunu, isteyenin gelerek yararlanabilecegini, ilmi valinin konaginin
duvarlari arasina hapsedemeyecegini bildirir. Bu olay üzerine Ahmed Ibn Hâlid, onu Buhara’dan
sürer. Buhârî, Buhara’dan ayrildiktan sonra Semerkand’a gider. Hartenk köyünde bulunan
akrabalarinin arasina yerlesir. Semerkand’lilar, Buhârî’den yararlanmak isterler. Bir heyet
gönderip Semerkand’a gelmesi ricasinda bulunurlar. Buhârî, Semerkand’a gitmek için hazirlik
yapmaya baslar ancak bu arada hastalanir ve Ramazan Bayrami gecesi vefat eder (30
Ramazan 256 h./31 Agustos 869). Cenazesi, bayram günü ögleden sonra kilinarak Hartenk’e
defnedilir.
Imam Buhârî keskin bir zekâ ve ezberleme yetenegine sahipti. Herhangi bir seyi ezberlemesi
için ona bir defa bakmasi veya onu bir defa dinlemesi yeterliydi. Bagdatlilarin ve
Semerkandlilar’in O’nun zekâ seviyesini denemek için sorduklari sorular bunu göstermesi
1 / 3
İmam Buhari (Hadis Alimi)
bakimindan önemlidir. Gezileri sirasinda dinlediklerini yazmamasi ve kendisine takilanlara,
dinledigi bütün hadIsleri ezberden okumasi da dikkat çekicidir. O ayni zamanda çok hadis
ezberlemekle de söhret bulmustu.
Ince yapiti uzun boylu idi. ihtiyarliginda çok halim selim görünüslü olmustu. Sert yaratilIsli
degildi. Yumusak huyluydu. ilim konusunda çok dikkatli idi. Dayanaksiz konusmak istemezdi.
Baskalari hakkinda gayet yumusak bir dil kullanirdi. Derdi ki, “Hiçbir kimseyi giybet etmemis
olarak Allah (c.c)’a kavusmayi arzu ediyorum.” Rical bilgisi herkesten çok olmasina ragmen cerh
ettigi (zayifligini ortaya koydugu) raviler hakkinda bile asagilayici tabirler kullanmazdi. Yalanciligi
bilinen birisi için “fîhi nazar (bunda ihtilaf vardir)”, “seketû anhu (sikaligi konusunda âlimler
sustular)” derdi. O’nun bir adam hakkinda en agir sözü “münkerü’l-hadis (hadisi alinmaz)”
terimidir.
Kütübü sitte müelliflerinden en-Nesâî, Buhârî’yi bizzat görüstügü seyhler arasinda saydiktan
sonra söyle demistir: “O, sika, inanilir, akilli bir muhaddistir. Islâm tarihinde ilk defa sahih kitap
yazan odur.” Bazi âlimler onun için söyle derler: “Buhârî, Allah (c.c)’nun yeryüzünde yürüyen
ayetlerindendir.” Necm b. el-Fazl diyor ki: “Rüyamda Rasûlullah (s.a.s.) efendimizi gördüm. Bir
köyden çikmis gidiyordu ve arkasindan imam-i Buhârî de onu takip etmekteydi. O bir adim
atinca Buhârî de bir adim atiyor ve ayagini Rasûlullah (s.a.s.)’in ayagini bastigi yere basiyordu.
Kitabini da her bakimdan ona nisbet ediyordu.”
Buhârî ilmiyle amel eden bir insandi. Islâmî sinirlara uymada asiri derecede titizdi. Helâl ve
haram konusunda duyarli idi. Hadis ilmine hizmet, bu yolla Allah (c.c.)’in rizasini, Rasûlullah
(s.a.s.)’in sefaatini kazanmaktan öte bir amaç tasimiyordu. Babasindan kalan mirasi bile bu
yolda harcamisti. Cömertligiyle söhret bulmustu, yardim ettiklerine Allah rizasi için elini
uzatiyordu. Çok Kur’an okur, çok nafile namaz kilardi. Rivayete göre her üç günde bir Kur’an’i
Kerîm’i hatmederdi. Gecenin bir kismini uykuyla geçirirdi. Sürekli geceleri uykusundan kalkip,
kandilini yakar, hadis tahric ederdi. Yahut yazdiklarina isaretler koyar, üzerinde düsünürdü.
Seherden önce uyanir, gece namazi kilar; sonra Kur’an’in üçte birini okurdu. Ramazanda ise
terâvihten sonra Kur’an’in üçte birini okumaya devam ederdi.
Câmiu’s-Sahîh; Islâm’in ilk dönemlerinde hadIslerin Kur’an’la karismasi söz konusu oldugundan
hadIslerin yazilmasi yasakti. Sonralari Kur’an-i Kerîm, kitap haline getirilip, çogaltildi oria bir
seyin karismasi engellendi. Sahabe nesli bütünüyle vefat etmis, Islâm ülkeleri genIslemis,
degisik düsünceler ortaya çikmisti. Bu tür nedenlerle hadIslerin toplanmasinin yararli olacagina
inanildi ve hadIslerin tedvinine baslandi.
HadIslerin toplanmasina Tabiun döneminde baslanmistir. imam Mâlik* (179 h./195) Hz.
Peygamber (s.a.s.)’in hadIslerine Sahabe ve Tabiun kavillerini ekleyerek Muvatta’yi tasnif
etmistir. imam Mâlik’ten sonra da hadis konusunda çalismalar yapildi. Buhârî’nin Câmiu’s-Sahîhi
meydana getirmesi iki sebebe dayanmaktadir. Bunlarin birincisi, hocasinin kendisinden böyle bir
istekte bulunmasi, ikincisi de kendisinin görmüs oldugu bir rüyadir.
Buhârî, sahih adiyla anilan ve içerisine sadece kendince sahih oldugu sabit olan hadIsleri
koydugu kitabini yazmakla hükümlerin kaynaklarini bulmada önemli bir hizmeti yerine getirmistir.
imam Buhârî ayrica bu eserle kendisinden önce yasamis mezhep imamlarinin dayandigi
temellerin saglam oldugunu, hiç birinin kisisel görüsle fetva vermedigini ortaya koydu. Ondan
sonra gelen muhaddIsler, hadis çalismalarinin sinirlarini az çok belirlemis oldular. ilim adamlari
Buhârî’nin eserine büyük önem verdiler. Özellikle sahih hadis konusunda onun eserinin ortaya
koydugu gerçekleri ve sartlari kabul ettiler, örnek aldilar. O, hadiste odak ve hareket noktasi
olarak degerlendirildi.
Buhârî, bu eseri meydana getirirken çok titiz davrandi. Eserine aldigi hadIsleri, alti yüz bin
2 / 3
İmam Buhari (Hadis Alimi)
hadisin içinden seçti. Sahih hadIslerin disinda kalan diger hadIsleri eserine almadi. Eserin
kabarmasini önlemek için sahih hadIslerin bile bir kismini almamistir. Câmiu’s-Sahih’te yer alan
hadIslerin sayisi yedibinikiyüzyetmisbestir. Bazi hadIsler degisik kitaplarda geçmektedir.
Mükerrerler çikarildiktan sonra geriye kalan hadis sayisi dört bin’dir.
Bunlardan baska kimi kaynaklarda Buhârî’ye ait oldugu zikredilen su kitaplarin ismini de görmek
mümkün:
Birri’l Valideyn
El-Camiu’l Kebir
Et-Tefsirü’l Kebir
Kitabü’l Hibe
Kitabü’l Esribe
Kitabu’l Mebsut
Kitabü’l ilel
Kitabü’l-Fevâid
Esamü’s Sahâbe
Kitabu’d-Duâfa
El-Müsnedü’l-Kebir
Sülâsiyyât.
3 / 3

 

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir