Teşrifat-ı Kadime’ye uygun törenlerle yapılan avlar, uzun zaman alacak, günlerce sürecek avlar olup bu tür avlarda genellikle sürgün avları yapılırdı. Bu nedenle av alanı dar, koruluğu bulunmayan İstanbul yöresinde yapılmaz, av hayvanı bol, koruluğu çok Edirne ve Rumeli yörelerinde yapılırdı. Padişahlar bu tür av yapmak istedikleri zaman İstanbul’da iseler Edirne’ye, orada iseler Rumeli’deki koruluklara giderlerdi. Padişahın bu arzusu Silahdar Ağa vasıtasıyla Şikar Ağaları’na, Enderun halkına, Doğancıbaşı’ya, Bostancıbaşı’ya ve Sadrazam’a bildirilirdi
Eğer çok uzun sürmeyecek böyle bir av yapılacaksa Çatalca’daki av sarayına, Karıştıran Sarayına veya İznik Yöresine gidilirdi. Daha uzun sürecek bir av için Edirne’ye gitmek gerektiğinden hazırlıklar ona göre yapılır ve iki yoldan birisi seçilirdi. Bu iki yoldan birisi, Davud Paşa-Büyük Çekmece-Silivri-KarıştıranBurgaz-Babaeski-Hafsa ve Edirne yolu, diğeri de
Davud Paşa-Çatalca-Fener-Saray-Vize-KırklareliHasköy ve Edirne yoluydu. İkinci yol Istıranca ormanlarından geçtiği için avı çok diye diğerine tercih edilirdi. Avcı Sultan Mehmed çoğu zaman bu yoldan Edirne’ye giderdi
10 Kasım 1664, Tavuslu, denilen boş bir arazide büyük bir sürgün avı başladı; Padişah İsmila (Eslemiye?) taraflarına kadar gidip, akşam, avlayarak döndü; Padişah’m maiyetinde bulunmakla büyük itibar kazanan kaymakam, bir samur kürk alarak Padişah’la birlikte yemek yedi. (22 Rebiülahir 107512 Kasım 1664) Ertesi gün Padişah gece esnasında, yani güneş doğmadan evvel trampet ve dümbelek sadaları ile giderek sabah namazını Seyrancık’ta kıldıktan sonra, Aydos Kaplıcalarında yıkanmaya gitti; o tarafları bütün dolaştıktan sonra Yanbolu’ya döndü (29 Rebiülahir 1075-19 Kasım 1664). Yanbolu’da saray kahyasının tabanına bin değnek vurulmasını emretti. Padişah’ın bu fevkalade şiddetini, kahyanın Padişahın izni olmadan kendi hesabına ava çıkmış olduğunu haber almış olmasından kaynaklanan öfkesine atfetmek lazım gelir.
EDİRNE YÖRRESİNDE SÜREK AVI
Edirne yöresinde de Dimetoka ile Çömlekköy sürgün avına elverişliydi. Ancak, buralarda da sık sık sürgün avı yapıldığı için av hayvanı azalmış olduğundan Yanbolu ve Filibe yörelerine gidilirdi. Bu gibi uzak yerlerde yapılan avlar aylarca sürerdi. Yine Avcı Mehmed böyle bir av için 13 Ekim 1667 günü Edirne’den çıkarak Yanbolu ve Filibe’ye gitti. Seksen gün sonra 1 Ocak 1668 günü Edirne’ye döndü. Bu süre içinde 15 defa sürgün avı ve 10’dan fazla küçük av yaptı
Böyle bir sürgün avına çıkılmadan önce şu konular göz önünde tutularak gerekli önlemler alınırdı 9. Neredeki av yerine hangi yoldan gidilip hangi yoldan dönüleceği, belirlenen yol üzerindeki av ve sürgün yerlerinin tesbiti, yol üzerindeki hangi menzillerde konulacağı, nerede oturak, nerede yemeklik olacağı, padişahın hangi şehir ve kasabada kimin konağında kalacağı, Enderun’dan, Birun’dan, Yeniçeri Ocağı’ndan ne kadar avcı ve sekban gideceği, Sarayda göz altında bulundurulan şehzadelerin götürülüp götürülmeyeceği,Valide Sultan ve Hasekiler’in gidip gitmeyeceği,Sadrazamın, Divan vezirlerinin sürgün avına katılıp katılmayacağı, nerede, kaç günlük erzak depolanacağı, Padişah’a kimin kaymakamlık edeceği…
BOSTANCIBAŞININ SÜREK AVINDA GÖREVİ
Sürgün avında güç ve Önemli görev, Bostancıbaşıya düşerdi. Sürülecek koruluğu, Şikar Halkı, Yeniçeri Odalarındaki avcılar, Defter-i Hakani’ye kayıtlı “Hassa Avcılar” ve halk tarafından birkaç günlük yerden kuşatmak ve avın kaçmasına engel olarak sürdürmek Bostancıbaşı’nm göreviydi. Avın az oluşu bile Bostancıbaşılar’ın beceriksizliğine yorumlanırdı. Sürgün avında avcılar tarafından oluşturulan kuşatma çemberi toplama yerine doğru, av hayvanları ürkütülmeden yavaş yavaş daraltılır. Eğer bir hayvan ortaya çıkar ve çemberden dışarı kaçmak isterse, bunun nedeni korkmadan ve telaş göstermeden araştırılır ve ona göre önlem alınır 9. Toplanma yerine getirilince, önce padişah “Evahir-î fasl-ı kanun” gereğince gelip kurt ile tavşanın, tilkinin ve geyiğin yan yana durduğunu seyrettikten sonra ok ile avlanmaya başlar. Yanında şehzadeleri varsa onlara izin verilip babalarının önünde ok atıp bu spordaki becerisini gösterir. Daha sonra musâhîbîere, vezirlere müsaade edilirdi
Bu Sitede, kullanıcı deneyimini geliştirmek ve internet sitesinin verimli çalışmasını sağlamak amacıyla çerezler kullanılmaktadır.Kabul EtRedetDevamını Oku
Privacy & Cookies Policy
Privacy Overview
This website uses cookies to improve your experience while you navigate through the website. Out of these, the cookies that are categorized as necessary are stored on your browser as they are essential for the working of basic functionalities of the website. We also use third-party cookies that help us analyze and understand how you use this website. These cookies will be stored in your browser only with your consent. You also have the option to opt-out of these cookies. But opting out of some of these cookies may affect your browsing experience.
Necessary cookies are absolutely essential for the website to function properly. This category only includes cookies that ensures basic functionalities and security features of the website. These cookies do not store any personal information.
Any cookies that may not be particularly necessary for the website to function and is used specifically to collect user personal data via analytics, ads, other embedded contents are termed as non-necessary cookies. It is mandatory to procure user consent prior to running these cookies on your website.
OSMANLIDA SÜREK AVI
İçerik Şeması
Sürgün-Sürek Avı
OSMANLI DA SÜREK AVI
Teşrifat-ı Kadime’ye uygun törenlerle yapılan avlar, uzun zaman alacak, günlerce sürecek avlar olup bu tür avlarda genellikle sürgün avları yapılırdı. Bu nedenle av alanı dar, koruluğu bulunmayan İstanbul yöresinde yapılmaz, av hayvanı bol, koruluğu çok Edirne ve Rumeli yörelerinde yapılırdı. Padişahlar bu tür av yapmak istedikleri zaman İstanbul’da iseler Edirne’ye, orada iseler Rumeli’deki koruluklara giderlerdi. Padişahın bu arzusu Silahdar Ağa vasıtasıyla Şikar Ağaları’na, Enderun halkına, Doğancıbaşı’ya, Bostancıbaşı’ya ve Sadrazam’a bildirilirdi
Eğer çok uzun sürmeyecek böyle bir av yapılacaksa Çatalca’daki av sarayına, Karıştıran Sarayına veya İznik Yöresine gidilirdi. Daha uzun sürecek bir av için Edirne’ye gitmek gerektiğinden hazırlıklar ona göre yapılır ve iki yoldan birisi seçilirdi. Bu iki yoldan birisi, Davud Paşa-Büyük Çekmece-Silivri-KarıştıranBurgaz-Babaeski-Hafsa ve Edirne yolu, diğeri de
Davud Paşa-Çatalca-Fener-Saray-Vize-KırklareliHasköy ve Edirne yoluydu. İkinci yol Istıranca ormanlarından geçtiği için avı çok diye diğerine tercih edilirdi. Avcı Sultan Mehmed çoğu zaman bu yoldan Edirne’ye giderdi
10 Kasım 1664, Tavuslu, denilen boş bir arazide büyük bir sürgün avı başladı; Padişah İsmila (Eslemiye?) taraflarına kadar gidip, akşam, avlayarak döndü; Padişah’m maiyetinde bulunmakla büyük itibar kazanan kaymakam, bir samur kürk alarak Padişah’la birlikte yemek yedi. (22 Rebiülahir 107512 Kasım 1664) Ertesi gün Padişah gece esnasında, yani güneş doğmadan evvel trampet ve dümbelek sadaları ile giderek sabah namazını Seyrancık’ta kıldıktan sonra, Aydos Kaplıcalarında yıkanmaya gitti; o tarafları bütün dolaştıktan sonra Yanbolu’ya döndü (29 Rebiülahir 1075-19 Kasım 1664). Yanbolu’da saray kahyasının tabanına bin değnek vurulmasını emretti. Padişah’ın bu fevkalade şiddetini, kahyanın Padişahın izni olmadan kendi hesabına ava çıkmış olduğunu haber almış olmasından kaynaklanan öfkesine atfetmek lazım gelir.
EDİRNE YÖRRESİNDE SÜREK AVI
Edirne yöresinde de Dimetoka ile Çömlekköy sürgün avına elverişliydi. Ancak, buralarda da sık sık sürgün avı yapıldığı için av hayvanı azalmış olduğundan Yanbolu ve Filibe yörelerine gidilirdi. Bu gibi uzak yerlerde yapılan avlar aylarca sürerdi. Yine Avcı Mehmed böyle bir av için 13 Ekim 1667 günü Edirne’den çıkarak Yanbolu ve Filibe’ye gitti. Seksen gün sonra 1 Ocak 1668 günü Edirne’ye döndü. Bu süre içinde 15 defa sürgün avı ve 10’dan fazla küçük av yaptı
Böyle bir sürgün avına çıkılmadan önce şu konular göz önünde tutularak gerekli önlemler alınırdı 9. Neredeki av yerine hangi yoldan gidilip hangi yoldan dönüleceği, belirlenen yol üzerindeki av ve sürgün yerlerinin tesbiti, yol üzerindeki hangi menzillerde konulacağı, nerede oturak, nerede yemeklik olacağı, padişahın hangi şehir ve kasabada kimin konağında kalacağı, Enderun’dan, Birun’dan, Yeniçeri Ocağı’ndan ne kadar avcı ve sekban gideceği, Sarayda göz altında bulundurulan şehzadelerin götürülüp götürülmeyeceği,Valide Sultan ve Hasekiler’in gidip gitmeyeceği,Sadrazamın, Divan vezirlerinin sürgün avına katılıp katılmayacağı, nerede, kaç günlük erzak depolanacağı, Padişah’a kimin kaymakamlık edeceği…
BOSTANCIBAŞININ SÜREK AVINDA GÖREVİ
Sürgün avında güç ve Önemli görev, Bostancıbaşıya düşerdi. Sürülecek koruluğu, Şikar Halkı, Yeniçeri Odalarındaki avcılar, Defter-i Hakani’ye kayıtlı “Hassa Avcılar” ve halk tarafından birkaç günlük yerden kuşatmak ve avın kaçmasına engel olarak sürdürmek Bostancıbaşı’nm göreviydi. Avın az oluşu bile Bostancıbaşılar’ın beceriksizliğine yorumlanırdı. Sürgün avında avcılar tarafından oluşturulan kuşatma çemberi toplama yerine doğru, av hayvanları ürkütülmeden yavaş yavaş daraltılır. Eğer bir hayvan ortaya çıkar ve çemberden dışarı kaçmak isterse, bunun nedeni korkmadan ve telaş göstermeden araştırılır ve ona göre önlem alınır 9. Toplanma yerine getirilince, önce padişah “Evahir-î fasl-ı kanun” gereğince gelip kurt ile tavşanın, tilkinin ve geyiğin yan yana durduğunu seyrettikten sonra ok ile avlanmaya başlar. Yanında şehzadeleri varsa onlara izin verilip babalarının önünde ok atıp bu spordaki becerisini gösterir. Daha sonra musâhîbîere, vezirlere müsaade edilirdi
2 ay ago Genel, Türkiye